Makale İçeriği
1. Yargılamanın İadesi Nedir?
2. Yargılamanın İadesi Yoluna Hangi Hallerde Başvurulabilir?
3. Tarafların Halefleri ve Alacaklıları Bakımından Ayrıca Yargılamanın İadesi
İstenebilir mi?
4. Yargılamanın İadesi Yoluna Nasıl Başvurulur?
5. Yargılamanın İadesi İcrayı Durdurur mu?
6. Yargılamanın İadesinde Süreler
7. Yargılamanın İadesiyle İlgili Emsal Yargıtay Kararları
1. Yargılamanın İadesi Nedir?
Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilen, istisnai ve olağanüstü bir yoldur.
Kararın kesinleşmesinden sonra yeniden yargılamaya ihtiyaç olmaması gerekir. Ancak her zaman kesinleşen bir karar gerçekle örtüşmeyebilir ya da kesinleşen kararda usul hataları yapılmış olabilir. Bu noktada iyi bir denge sistemi kurulması gereklidir. Böyle durumlarda hukukumuzda çözüm olarak yargılamanın iadesi öngörülmüştür. Maddi gerçek ile adli gerçeğin örtüşmediği kesin kararlara karşı, kanunda öngörülen sebeplerle sınırlı olacak şekilde, olağanüstü kanun yolu olan bu yola başvurulabilir.
Yargılamanın iadesi, Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 374-381 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
2. Yargılamanın iadesi yoluna hangi hallerde başvurulabilir?
Yargılamanın iadesi yoluna, kanunda sınırlı olarak sayılan hallerde başvurulabilir.
Yargılamanın iadesi sebepleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. Maddesinde yer alır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 375’e göre;
- Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
- Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
- Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
- Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
- Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.
- İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
- Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
- Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
- Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
- Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
- Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
- Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
3. Tarafların halefleri ve alacaklıları bakımından ayrıca yargılamanın iadesi istenebilir mi?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 376. Maddesine göre üçüncü kişilerin yani davanın taraflarından birisinin alacakları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.
Kanunun 376. Maddesinde yer alan “üçüncü kişilerin hükmün iptali talebinde” de, amaç maddi gerçeğin bulunması ve yapılan yargılama hatalarının düzeltilmesidir ancak 375. Madde ile aralarında farklılıklar bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 376. Maddesi, tarafların yargılamanın iadesini isteyemeyecekleri hallerde, tarafların halefleri ve alacaklıları bakımından ayrı bir sebep olarak ortaya çıkmıştır.
4. Yargılamanın iadesi yoluna nasıl başvurulur?
Kararın kesinleşmesinin ardından, kararı vermiş olan mahkemeye giderler ödenerek dilekçe ile başvurulur.
Mahkeme, dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir.
Başvuru yapıldıktan sonra mahkeme ön inceleme yapar. (Talebin süresinde yapılmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, kanundaki sebeplerden birisinin bulunması) Nitekim kanunda yazılı sebeplerinden biri yoksa esasa girilmeden talep reddedilir.
Ön incelemenin ardından, sebepler incelenir. Sebepler mevcut ise yeniden yargılama yapılabilir.
Yargılamanın iadesi sonucunda verilen karara karşı da kanun yolları açıktır.
Çekişmesiz yargı kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, bu kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamaz.
5- Yargılamanın iadesi icrayı durdurur mu?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 381. Maddesinde belirtildiği üzere yargılamanın iadesi davasının açılmış olması, hükmün icrasını durdurmaz. Lakin dava veya hükmün niteliğine ve diğer hallere göre talep edilmesi durumunda, ihtiyaç halinde yargılamanın iadesi talebinde bulunan kimseden teminat alınmak şartlıyla inceleyen mahkemece icranın durdurulması kararı verilebilir.
Yargılamanın iadesi sebebi, mahkeme kararına dayanıyorsa teminat istenmez.
6- Yargılamanın iadesinde süreler
Yargılamanın iadesinde süreler;
- Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği,
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. Maddesinin 1. Fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hallerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu,
- Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
- 375. Madde’nin 1. Fıkrasının (d), (e), (f), (g) bentlerindeki hallerde, ceza mahkumiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı,
- Karara esas alınan ilamın bozularak kesin hüküm şeklinde tamamen ortadan kalkmasından haberdar olunduğu,
- 375. Maddenin 1. Fıkrasının (i) bendinde yazılı sebepten dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği,
Tarihten itibaren 3 ay ve herhalde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır.
7- Yargılamanın iadesiyle ilgili emsal Yargıtay kararları;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/1368 Esas, 2018/3118 Karar sayılı, 12.03.2018 Tarihli kararında;
Davacı dava dilekçesi ile; tarafların … 8. Aile Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli, 2012/1239 esas, 2014/776 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, velayet hakkı anneye verilip, lehine nafaka bağlanan çocuk …‘nin babası olmadığının … 1. Aile Mahkemesinin 2014/1773 esas sayılı davada alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiğini davalı tarafından yanıltıldığını, yanlış karar verilmesine neden olduğunu, babası olmadığı bir çocuğa nafaka ödemek zorunda kaldığını belirterek söz konusu dava nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafından ileri sürülen yeni delil niteliğindeki babalığa dair raporun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375/1-h bendi uyarınca yargılamanın iadesi sebebi olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan yargılama toplanan delillere göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 374 ve devamı maddelerinde yargılamanın yenilenmesi sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, kesinleşmiş olan hükümlere karşı başvurulan istisnai ve olağanüstü bir kanun yoludur. Mahkemece her ne kadar kadının karara tesir eden hileli bir yola başvurduğu gerekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilmiş ise de; buradaki hilenin diğer kanunlardaki anlamından daha geniş bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Taraf mutlaka kasti olarak bu hileyi yapmalı, ayrıca hileli davranış lehine verilen karara etki etmiş olmalıdır. Hileli davranış olmasa da aynı şekilde karar verilebilecek hallerde yargılamanın yenilenmesine karar verilemez. Davalı kadının susması hileli davranış olarak yorumlanamaz. Zira hiç kimse bir davada aleyhine beyanda bulunma yükümlülüğü altına sokulamaz.
Bu haliyle kanunda ve uygulamada kabul edildiği şekilde yargılamanın yenilenmesini gerektiren bir hilenin yapıldığından bahsedilemez. O halde davanın reddine karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/1736 Esas, 2018/1701 Karar sayılı, 24.04.2018 Tarihli Kararı;
Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı diğer hissedar ile birlikte Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme uyarınca zemin kat 21 nolu asma kat dükkan, 5. kattaki 10 nolu dairenin davacıya ait olduğunu, kat mülkiyetinin kurulduğu, binanın inşaa edildiği, davalının diğer hissedarların hisselerini teslim ettiği, kendisine ait daire ve dükkanları teslim etmediğini,... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/379 Esas, 2013/29 Karar sayılı dosyasında 10 nolu daire için davacının daireyi sattığına hükmedilerek tapu kaydının davalıya nakledildiğini, davalının da taşınmazı 3. şahsa sattığını, mahkeme kararına konu 11.06.2010 tarihli belge altındaki imzanın sahte olduğunu, davacıya ait olmadığını, HMK 376 maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/379 Esas, 2013/29 Karar sayılı kararın iptâline karar verilmesini istemiş, davalı yargılamanın iadesi koşulları bulunmadığını, 10 nolu bağımsız bölümün ...’e ait olduğuna dair sözleşmede hüküm bulunmadığını, ... tarafından tapuda bizzat işlem yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece HMK 375 ve devamı maddelerde yer alan yargılamanın yenilenmesi şartlarının bulunmadığı, davacının sözünü ettiği belgenin hükme esas alınmadığı, 375. maddede sayılan diğer yargılamanın iadesi koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler (HMK 376/1). Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması yargılamanın iadesi sebeplerindendir (HMK 375/1-h).Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı ile davalılardan Mülkiye arsa sahibi olarak, davalı ...’ın yüklenici olarak imzaladığı Düzenleme Şeklinde Yapılmış Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmeye göre 10 nolu bağımsız bölümün kime ait olması gerektiği, sonrasında bu daireye ilişkin anlaşma bulunup bulunmadığı taraflar arasında ihtilâflı olup, açılan davada davalıların aralarında anlaşarak veya anlaşma olmaksızın birisinin hileli davranışıyla davacıya ait olması gerektiği iddia edilen bağımsız bölüm hakkında mahkeme kararı alınmasını sağlayıp sağlamadıkları ve yargılamanın iadesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin çözümlenmesi gerekmektedir. Davacı yargılamanın yenilenmesi istenen dosyada taraf olmayıp açtığı dava HMK 376. madde gereğince davada taraf olmayan 3. kişinin açtığı yargılamanın iadesi davasıdır. Mahkemece HMK 376. maddede düzenlenen yargılamanın iadesi sebebine uygun bir biçimde araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 24.04.2018 gününde oybirliğiyle karar veril