Makale İçeriği
1. Boşanma Nedir?
2. Boşanma Davası Nedir?
3. Boşanma Davalarında Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir?
4. Boşanma Davalarında Yetkili Mahkeme Hangi Mahkemedir?
5. Boşanma Davası Nasıl Açılabilir?
6. Boşanma Sebepleri Nelerdir?
7. Anlaşmalı Boşanma Nedir?
8. Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
9. Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?
10. Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Hâkimin Müdahalesi
11. Çekişmeli Boşanma Nedir?
12. Boşanma Davasında Yargılama Usulü Nedir?
13. Boşanma Davasının Taraflar ve Çocuklar Bakımından Sonuçları Nelerdir?
13.1. Kadının Kişisel Durumu
13.2. Maddi ve Manevi Tazminat
13.3. Velayet
13.4. Yoksulluk Nafakası
13.5. İştirak Nafakası
14. Boşanma Davasında İspat ve Delil Konusu
15. Boşanma Davası Devam Ederken Taraflardan Birisi Vefat Ederse Ne Olur?
16. Ayrılık Davası Nedir?
1. Boşanma Nedir?
İki taraf (Karı-Koca) arasında bir sözleşme olan evliliğin yasal olarak sona erdirilmesine boşanma denmektedir. Her ne kadar sözleşmeler genelde mahkemeye başvurulmaksızın yani dava açılmaksızın tarafların iradeleri ile sona erdirilebilmekte (feshedilebilmekte) ise de evlilik sözleşmesi bundan ayrık tutulmuştur. Yani evlilik sözleşmesinin sona erdirilmesi (boşanma) ancak bu konuda görevli ve yetkili mahkeme tarafından verilmiş ve kesinleşmiş olan bir karar ile mümkün olmaktadır.
2. Boşanma Davası Nedir?
Boşanma davası evliliğin taraflarından birisi (Karı veya Koca) tarafından açılan, boşanmayı gerektirecek sebeplerin ve olguların en az birisinin var olduğu iddiasını taşıyan ve neticeten mahkemeden tarafların boşanmalarına karar verilmesinin talep edildiği dava türüdür. Boşanma sebepleri Medeni Kanun’da sayılmış olup tarafların boşanma hususunda anlaşmış olmaları (Anlaşmalı Boşanma) bir boşanma sebebi değildir. Anlaşmalı boşanmanın da çekişmeli boşanmada olduğu gibi sebep veya sebepleri vardır ki bu sebep genelde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. (Örneğin; şiddetli geçimsizlik)
3. Boşanma Davalarında Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir?
Boşanma davalarına bakmakla görevli mahkemeler Aile Mahkemeleri’dir. Nitekim Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. Maddesi aşağıdaki şekildedir;
“Madde 4 – Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.”
Ülkemizde Aile Mahkemeleri kurulmadan önce boşanma davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri idi. Fakat Aile Mahkemeleri kurulduktan sonra Aile Hukukundan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklara bu mahkemeler bakmaya başlamışlardır. Bununla birlikte nüfusu az bazı şehirlerde halen Aile Mahkemesi kurulmadığı için bu şehirlerde boşanma davalarına ve aile hukukundan kaynaklanan diğer uyuşmazlıklara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmaktadır. Nitekim Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2. Maddesine göre;
“Madde 2 – Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir. Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.”
4. Boşanma Davalarında Yetkili Mahkeme Hangi Mahkemedir?
Boşanma davası açacak olan taraf bu davayı kendisinin veya diğer eşin yerleşim yerinde açabileceği gibi davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde de açabilecektir. Nitekim Medeni Kanun’ un 168. maddesine göre;
“Madde 168- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”
5. Boşanma Davası Nasıl Açılabilir?
Boşanma davasının açılabilmesi için evlilik birliğinin taraflarından birinin yazılı bir dilekçe ile yetkili Aile Mahkemesi’ne başvurması gerekmektedir. Sözü geçen yazılı dilekçe boşanma dava dilekçesidir. Boşanma dava dilekçesi dava açacak tarafça veya avukatlar aracılığıyla hazırlanır. Açılacak boşanma davasının çekişmeli boşanma türünde olması halinde deliller, anlaşmalı boşanma olması halinde anlaşmalı boşanma protokolü eklenecektir.
6. Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Boşanma sebepleri Medeni Kanununda sayılmış olup bunlar
1-Zina – Medeni Kanun’ un 161. Maddesine göre “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.”
2-Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış – Medeni Kanun’ un 162. Maddesine göre “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.”
3-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme – Medeni Kanun’ un 163. Maddesine göre “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
4-Terk – Medeni Kanun’ un 164. Maddesine göre “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter [1] tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”
5-Akıl hastalığı – Medeni Kanun’ un 165. Maddesine göre “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
6-Evlilik birliğinin sarsılması – Medeni Kanun’ un 166. Maddesine göre “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
7-Fiili Ayrılık – Boşanma davasının reddine karar verildikten ve bu karar kesinleştikten sonra 3 yıl boyunca taraflar bir araya gelerek ortak hayatı yeniden kurmamış iseler eşlerden birisinin talebi üzerine Aile Mahkemesi tarafından boşanmaya karar verilir.
Nitekim Medeni Kanun’un 166/4. Maddesine göre;
“Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
7. Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması kaydıyla eşlerin gerek boşanma hususunda gerekse feri nitelikteki (velayet, nafaka, takılar, maddi-manevi tazminat vs) tüm hususlarda uzlaşmaları ve bu uzlaşmayı davaya bakan mahkeme huzurunda duruşmada bizzat bulunarak beyan etmeleri durumunda mahkeme boşanmaya karar verir. Bu durum halk arasında anlaşmalı boşanma olarak nitelendirilmektedir. Medeni Kanun’da anlaşmalı boşanma tabiri geçmemekte olup esasen genel boşanma sebebi olan “evlilik birliğinin sarsılması” madde başlığı altında düzenlenmiştir. Yani esasen en çok kullanılan çekişmeli boşanma sebebi olan “evlilik birliğinin sarsılması” aynı zamanda anlaşmalı boşanmanın da sebebidir.
8. Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
Mahkemenin tarafları anlaşmalı olarak boşaması için;
1-Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması – Resmi nikah tarihi ile boşanma davasının açıldığı tarih arasında en az bir yıl süre olmalıdır. Yani resmi nikah tarihinden itibaren 1 yıl geçmedikçe anlaşmalı boşanma davası açılamayacaktır. Ortak hayat hiç kurulmamış ve taraflar hiç birlikte yaşamamış olsa dahi resmi nikah tarihinden bir yıl sonra açacakları bir boşanma davası ile anlaşmalı olarak boşanabileceklerdir.
2-Eşlerin tüm hususlarda anlaşmış olması – Anlaşmalı boşanma için eşlerin gerek boşanma hususunda gerekse feri nitelikteki (velayet, nafaka, takılar, maddi-manevi tazminat vs) tüm hususlarda uzlaşmaları gerekmektedir. Eşler mal rejimine dair talep ve dava haklarını anlaşmalı boşanma davasının dışında tutabilmekte, yani boşanma ve ferileri konusunda uzlaştıkları halde mal rejimi konusunda açmış oldukları davalara devam etmek hususunda anlaşabilmektedirler. Bu durumda hakim anlaşmalı boşanmaya karar verdikten sonra taraflar mal rejimi davasına devam edebilmektedirler.
3-Duruşmada bizzat beyan etme – Anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin boşanma ve ferileri hususundaki uzlaşma iradelerini davaya bakan mahkeme huzurunda duruşmada bizzat bulunarak beyan etmeleri gerekmektedir.
9. Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?
Boşanma ve ferileri konusunda anlaşan eşlerin bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenleyerek boşanma davasına bakan mahkemeye ibraz etmeleri gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların karşılıklı olarak anlaşarak boşanmaya kara verdikleri, müşterek çocukları var ise velayetin eşlerden hangisine ait olacağı, velayete sahip olmayacak olan eş ile çocuklar arasında görüşme tarih ve saatlerinin belirlenmesi, iştirak ve/veya yoksulluk nafakası ödenecek ise miktarı, maddi-manevi tazminat ödenecek ise miktarı, ödenme usulü, ev eşyalarının taksimi, edinilmiş mal var ise bunların taksimi ve sair hususlar düzenlenir. Taraflar anlaşarak edinilmiş malların taksimini ve/veya takıları protokol dışında da bırakabilirler.
Anlaşmalı boşanma davasında kamu düzenine ilişkin olup hakimin kendiliğinden (resen) dikkate alıp müdahale etmesi gereken hususlar dışında tarafların iradeleri egemendir. Yani üzerinde anlaşılan hususları taraflar belirlerler. Fakat mahkeme hakiminin velayet, şahsi münasebet tayini gibi hususlarda protokole müdahale yetkisi bulunmaktadır.
10. Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Hâkimin Müdahalesi
Anlaşmalı boşanma davasında boşanma protokolü eşlerin istekleri doğrultuşunsa hazırlansa da, kanuna ve hukuka uygun olmalıdır. Hâkim, anlaşma şartlarını uygun görmelidir. Anlaşılan hususlarda tarafların iradeleri esastır. Ancak hâkim kamu düzenine ilişkin olan hususlarda protokole müdahale etme yetkisine sahiptir. Tarafların ve çocukların menfaatini gözeterek değişiklikler yapabilir. Tarafların, hâkim tarafından yapılan değişiklikleri kabul etmesi halinde anlaşmalı boşanma gerçekleşir. Değişiklikler üzerinde eşlerin uzlaşamamaları halinde anlaşmalı boşanma talebi reddedilir.
11. Çekişmeli Boşanma Nedir?
Anlaşmalı boşanma dışında kalan boşanma nedenlerine dayanan ve taraflar arasında boşanma veya boşanmanın ferileri hususunda bir anlaşma sağlanamayan boşanma türüdür. Anlaşmalı boşanma davasında her iki taraf da boşanmak için başvuruda bulunur veya bir tarafın açtığı boşanma davasını diğer taraf kabul eder. Ancak çekişmeli boşanma davası tek taraflı olarak açılır. Ayrıca anlaşmalı boşanma davasında tarafların en az 1 yıl evli olmaları şartı aranırken çekişmeli boşanma davasında böyle bir koşul yoktur; çekişmeli boşanma davası evliliğin her aşamasında açılabilir. Dava süreci aile mahkemesine verilecek bir boşanma dava dilekçesiyle başlar. Çekişmeli boşanma davası taraflarca açılıp takip edilebileceği gibi taraflar kendilerini temsil etmesi için avukata vekalet vermeleri durumunda avukat tarafından da açılıp takip edilebilir. Davacının veya avukatının duruşmaya katılmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
12. Boşanma Davasında Yargılama Usulü Nedir?
Boşanma davası Aile Mahkemesi’ne verilecek bir dava dilekçesiyle açılır. Davalı tarafın, dava dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde cevap dilekçesini mahkemeye sunması gerekmektedir. Davalı taraf karşı dava açacak ise yine bu iki haftalık cevap süresi içerisinde karşı davasını açması gerekmektedir. Davalı tarafın cevap dilekçesinin davacıya tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde davacı taraf cevaba cevap dilekçesi sunabilecektir. Yine davalı taraf, davacının cevap dilekçesine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde ikinci cevap dilekçesi sunabilecektir.
Yukarıdaki ifadelerimizden anlaşılacağı üzere boşanma davaları yazılı yargılama usulüne tabidir. Yargılama usulü Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde düzenlenmiştir.
“Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. 3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
5. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.”
Boşanma ve ayrılık davaları dışında evlenmenin butlanı davasındaki yargılama usulü de Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde belirtilen usule göre yapılacaktır.
13. Boşanma Davasının Taraflar ve Çocuklar Bakımından Sonuçları Nelerdir?
13.1 Kadının Kişisel Durumu
Hukukumuzda kadın evlenmekle kocasının soyadını alır. Boşanma halinde, boşanma kararının kesinleşmesiyle kadın, evlilik öncesinde kullandığı soyadını yeniden alır. Kural boşanmayla birlikte kadının evlilik öncesinde kullandığı soyadına geri dönmesi ise de boşanmış olmalarına rağmen kadın bazı hallerde sosyal ve ekonomik hayatını ilgilendiren sebeplerle evlilik birliği içinde kullanmış olduğu kocasının soyadını kullanmaya devam edebilir. Bu durum kadının istemine bağlı olup bu hususta kadının talebinin bulunması gerekmektedir. Kadın bu talebini boşanma davasında öne sürebilir veya bunun için ayrı bir dava açabilir. Bu konuya ilişkin KADININ BOŞANDIĞI EŞİNİN SOYADINI KULLANMASI başlıklı yazımızdan faydalanabilirsiniz.
13.2 Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Maddi tazminat irat biçiminde ödenebilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat irat biçiminde ödenemez. Bu talepler boşanma davası ile birlikte ileri sürülmemişse boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrıca dava açılabilir.
13.3 Velayet
Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir.
“Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.”
Velayet çocuğun eğitimini, bakımını ve gözetimini kapsar. Hâkim velayete ilişkin bir karar verecek iken öncelikle çocuğun üstün yararını gözetir. Bunun yanında çocuğun belli bir yaşın üstünde olması ve idrak yeteneğinin gelişmiş olması halinde çocuğun fikri de alınmalıdır. Hakim çocuğun yaşını, gelişimini, gereksinimlerine hangi tarafın daha iyi karşılık vereceğini, taraflardan hangisinin sosyal ve ekonomik olarak çocuk yetiştirmeye daha uygun olacağı hususunda gerekli araştırmaları yaparak karar verir. Hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı değildir, çocuğun üstün yararını gözeterek re’sen araştırma ve inceleme yapar. Velayet kendisine bırakılmayan taraf ise hakimin belirleyeceği belirli aralıklarda çocukla ilişki kurabilir.
13.4 Yoksulluk Nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu nafakaya “yoksulluk nafakası” denilmektedir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Bu talep boşanma davası ile birlikte ileri sürülmemişse boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrıca dava açılabilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
13.5 İştirak Nafakası
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu hususta herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından nafakaya hükmedilebilir. Bu nafaka ile ulaşılmak istenen amaç ergin olmayan çocuğun giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır.
14. Boşanma Davasında İspat ve Delil Konusu
“İddia eden iddiasını ispatlamak zorundadır.” şeklindeki genel ispat yükü kuralı gereğince taraflardan her biri iddia ettikleri hususları ispatlamakla yükümlüdürler. Bu doğrultuda boşanmak isteyen taraf, dayandığı boşanma sebebini ve delillerini mahkemeye sunmalıdır. Deliller hukuka uygun yollarla elde edilmelidir. İleri sürülen iddialar, kişinin onur ve haysiyetini zedelemeyen, özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyen ve suç teşkil etmeyen her türlü delille ispat edilebilir. Kanunlara uygun şekilde elde edilmeyen bulgular mahkemeye sunulsa dahi hukuka aykırı olduğundan delil olarak dikkate alınmayacaktır.
15. Boşanma Davası Devam Ederken Taraflardan Birisi Vefat Ederse Ne Olur?
Eşlerden birinin ölümü üzerine taraflar arasındaki evlilik birliği kendiliğinden sona erer. Evlilik birliği kendiliğinden sona erdiği için konusu kalmayan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir. Ancak sağ kalan eşin davacı tarafa mirasçı olup olamayacağı hususunun tespiti için davacının mirasçıları davaya devam edebilirler. Bu doğrultuda taraflarca usulüne uygun bir şekilde açılan boşanma davaları mirasçılar tarafından sürdürülebilir. Davalı tarafın kusurunun ispatlanması halinde, diğer eşin mirasçılığı ortadan kalkar. Davacı taraf, kusurlu eş lehine miras sözleşmesi ya da vasiyetname ile mal bırakmış ise bunlar da hükümsüzleşir. Ölümle birlikte evlilik birliği sona erdiğinden, davacı tarafın mirasçılarının devam ettirecekleri dava kusur tespiti yönündendir.
16. Ayrılık Davası Nedir?
Ayrılık davası ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu hallerde, tarafların başvurdukları ve belirli süre ayrı yaşanması yönünde karar verilmesinin talep edildiği bir davadır. Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık talep edebilir. Mahkeme kararı ile bir yıldan üç yıla kadar bir süre için ayrılığa karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
Eşlerin barışma ihtimalinin olduğu durumlarda ayrılık kararı verilebilir. Bu sayede evlilik birliğinin ayakta tutulması hedeflenir. Ayrılık kararı ile evliliğin devamını sağlayabilmek için eşlere zaman verilmiş olur. Eşlerden birinin isteği üzerine ayrılık davası açılabileceği gibi, açılmış olan boşanma davasında da hakim evlilik birliğinin devam edebileceğini dair ihtimal görüyorsa takdir yetkisini kullanarak ayrılığa karar verebilir. Hakim dava süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. Ayrılığa karar verilmesiyle evlilik son bulmamakta, devam etmektedir. Kanunda ayrılık için öngörülen sürenin bitimiyle ayrılık kararı kendiliğinden sona erer. Eğer ortak hayat yeniden kurulamamışsa taraflardan birinin mahkemeye başvurması durumunda hakim boşanmaya karar vermek durumundadır.