Makale İçeriği
1. Ecrimisil Nedir?
2. Ecrimisil Tazminatı Talebinde Bulunmak İçin Aranan Şartlar
2.1. Taşınır Veya Taşınmaz Mal Haksız Bir Şekilde İşgal Edilmelidir.
2.2. İşgal Eden Kötüniyetli Olmalıdır.
2.3. İşgal Nedeniyle Bir Zarar Meydana Gelmelidir.
3. Ecrimisil Davasını Kimler Açabilir?
4. Ecrimisil Tazminatı Nasıl Belirlenir?
5. Ecrimisil Davasında Zamanaşımı
6. Ecrimisil Davasında Görevli Mahkeme
7. Ecrimisil Davasında Yetkili Mahkeme
8. Yargıtay Kararları Işığında Ecrimisil Davası
1. Ecrimisil Nedir?
En kısa ifade ile haksız işgal tazminatı olarak ifade edilebilir. Malın izinsiz kullanımının karşılığı olan bir tazminattır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2016/821 Esas 2016/4843 Karar sayılı kararına göre ecrimisil; zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olarak tanımlanmıştır. Söz konusu eylem haksız olduğundan haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekmektedir. Ecrimisilin kapsamını malın kullanılmasıyla meydana gelen olumlu zararın yanında malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda yani olumsuz zarar oluşturur. Ecrimisil davası ile mal sahibi, söz konusu malı haksız olarak kullanan kişiye karşı geriye dönük haksız işgal tazminatı isteyebilir.
2. Ecrimisil Tazminatı Talebinde Bulunmak İçin Aranan Şartlar
2.1. Taşınır veya taşınmaz mal haksız bir şekilde işgal edilmelidir.
Haksız işgal, hukuki niteliği itibariyle bir haksız eylemdir. Bu sebeple malı haksız bir şekilde işgal eden kişiden ecrimisil tazminatı talep edilebilir.
2.2. İşgal eden kötüniyetli olmalıdır.
Kötüniyetli işgal eden söz konusu maldaki zilyetliğinin haklı bir sebebe dayanmadığını bilen veya bilmesi gereken kişidir.
2.3. İşgal nedeniyle bir zarar meydana gelmelidir.
Uygulamada ecri misil davaları genellikle taşınmazlar için kullanma bedeli şeklinde açılsa da ecrimisilden kaynaklı zararlar bunlarla sınırlı olmayıp aşağıdaki zararlar ecrimisile dahildir;
-Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar
-Kullanmadan doğan olumlu zarar
-Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar)
3. Ecrimisil Davasını Kimler Açabilir?
Hukuka aykırı şekilde hakkı gasp edilen, malı işgal edilen kişi tarafından açılabilecektir. Burada kişinin hak sahibi olması yeterli olup, mutlak-ayni hak sahibi olması gerekmez. Ayni hak sahipleri, sınırlı ayni hak sahipleri ve kişisel hakka sahip kişiler tarafından ecrimisil davası açılabilecektir. Örneğin sınırlı ayni hakkı olan kimse buna dayanarak da malı üzerinde mevcut olan işgalden ötürü ecrimisil tazminatı talep edebilecektir.
Ecrimisil tazminatına ilişkin talepler uygulamada genellikle paylı mülkiyet ve elbirliği ile mülkiyette karşımıza çıkmaktadır. Örneğin ortaklık konusu maldan yararlanamayan bir paydaş, kendi hakkına tecavüz eden diğer paydaşlardan haksız işgal tazminatı istemektedir.
4. Ecrimisil Tazminatı Nasıl Belirlenir?
Bu husus ihtisas gerektirdiğinden, bilirkişi marifetiyle hesaplamalar yapılır. Hak sahibinin yoksun kaldığı kazanç, hak sahibinin uğradığı zarar, işgal edenin hukuka aykırı eylemiyle elde ettiği kazanç, malın durumu-konumu gibi kriterler üzerinden tazminat bedeli belirlenir. Talep edilen ecrimisil tazminatının hesaplanacağı dönem olarak, zamanaşımına uğramamış olması kaydıyla haksız işgalin başladığı tarih esas alınacaktır:
5. Ecrimisil Davasında Zamanaşımı
Ecrimisil talebi 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre geçtikten sonra dava açma hakkı ortadan kalkar. Davada talep edilebilecek tazminat davanın açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık tazminatı kapsar.
6. Ecrimisil Davasında Görevli Mahkeme
Ecrimisil davasında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi‘dir.
7. Ecrimisil Davasında Yetkili Mahkeme
Ecrimisil davasında yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki genel yetki kuralları çerçevesinde genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
8. Yargıtay Kararları Işığında Ecrimisil Davası
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/6159 Esas, 2012/1016 Karar sayılı 16.04.2012 tarihli kararı;
“…Mahkemece, dava konusu taşınmaza davalı belediye tarafından 2005 yılında el atıldığı gerekçesiyle, 1.1.2005 – 25.02.2008 tarihleri arasındaki dönem için resen hesaplanan 4.698,61 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davada 14.05.2007 (dava) tarihine kadar olan ecrimisilin tahsili istenildiği halde, mahkemece dönemsel olarak talep aşılmak suretiyle 25.02.2008 tarihine kadar olan ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir. (HUMK.md 74). Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince hükmü temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA…”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2008/243 Esas, 2008/246 Karar sayılı 12.03.2008 tarihli kararı;
“…Kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idare, haksız işgalci konumundadır. Taşınmaz mal maliki idarenin bu fiili durumuna razı olup, bedeli mukabilinde taşınmazın mülkiyetini idareye devretme iradesini ortaya koyduğu, eş söyleyişle kamulaştırmasız el koyma karşılığının tahsili talebiyle dava açtığı tarihe kadar taşınmaza el atması haksız fiil niteliğindedir. Öyleyse idare, ecrimisil ödemelidir.
Kısaca; kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden; mal sahibinin el koymaya dayalı tazminat davası ile birlikte, dava tarihinden geriye doğru ecrimisil davası açabileceği taleple bağlı kalınarak ecrimisil belirlenip, taşınmazın yer bedeli ile birlikte idareden tahsiline karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur…”
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2014/126 Esas, 2014/370 Karar sayılı 15.01.2014 tarihli kararı;
“…İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleriyle karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir. Somut olayda, dava konusu 236 sayılı parsele komşu 235 parsel ilgili olarak açılan İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/250 E. 2011/357 K. sayılı dosyası kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde 18.5.2005-18.5.2010 tarih aralığı için 10.651,00-TL ecrimisil belirlenmiş ve mahkemece bu miktara hükmedilmişken, hemen bitişiğindeki dava konusu parsel yönünden bilirkişilerce 2.3.2006- 2.3.2011 tarih aralığı için toplam 4.276,00-TL ecrimisil belirlenmiş olup mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinin hükme elverişli, hakkaniyete, yukarıdaki ölçü ve belirlemelere uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, kesinleşen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/250 E-2011/357 K sayılı dosyası da gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif icrası ile, yukarıda açıklanan ilkelere uygun araştırma ve değerlendirme yapılmak; gerekirse ve talep halinde davacı tarafa ıslah için imkan ve süre tanınmak suretiyle bir sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…”