Makale İçeriği
1. Haczi Caiz Olmayan Mallar Ve Haklar,
2. Haczi Caiz Olmayan Bir Mal Olarak Borçlunun Haline Münasip Evi
2.1. “Ev” Kavramı Açısından Değerlendirme
2.2. Meskeniyet İddiası Süresi Ve Yetkili Mercii
2.3. Meskeniyet İddiasının İncelenme Usulü ;
3. İlgili Yargıtay Kararları
Kural olarak, alacaklının alacağını elde etmesini sağlamak amacıyla borçluya ait maddi bir değer ifade eden tüm mal ve hakların haczi ve satışı mümkündür. Öte yandan, borçlunun ve ailesinin yaşamını devam ettirebilmesi için kanun bazı malları hacizden muaf tutmuştur. Bu mallar içinde borçlunun haline münasip evi de hacizden muaf tutulmuştur. Bu durum İcra ve İflas Kanunu m. 82/12’ de açıkça düzenlenmiştir.
1. Haczi Caiz Olmayan Mallar Ve Haklar;
İcra ve İflas Kanunumuzun 82. Maddesinde haczi caiz olmayan mallar ve haklar sayılmış olup söz konusu maddeye göre aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1.1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
1.2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.3. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası
1.4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,
1.7. Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevat, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.8. Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.9. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,
1.10. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,
1.11. Askeri malüllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,
1.12. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
1.13. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,
1.14. Borçlunun haline münasip evi, (Borcun bu eşya bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu eşyanın bedelinden doğuyorsa bu mal da haczedilebilir)
1.15. Öğrenci bursları.
Aşağıda sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır;
- Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
- Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alat ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,
- Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alat ve edevat,
- Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
- Borçlunun haline münasip evi,
Haciz talebini değerlendirecek olan kişi icra memuru olup haczi talep edilen mal veya hakkın haczinin caiz olup olmadığına memur karar verecektir. Söz konusu karara karşı ilgililerin İcra Hukuk Mahkemesi’ ne şikayet hakları bulunmaktadır.
2. Haczi Caiz Olmayan Bir Mal Olarak Borçlunun Haline Münasip Evi
İcra ve İflas Kanunumuzun 82/12. Maddesi uyarınca borçlunun haline münasip evi haczedilemeyecek mallar arasındadır. Borcun bu evin bedelinden doğması durumu müstesna olup borç bu evin bedelinden doğmuş ise haczedilebilecektir.
2.1. “Ev” Kavramı Açısından Değerlendirme ;
Evin kapsamına konut olarak kullanılmaya elverişli yerler girmektedir. Mesela; yazlık, bağ evi, barınak, kat mülkiyeti gibi.
Öğretide ve yargı kararlarında haczedilmezlik şikâyetinin mevcut ve oturmaya uygun bir evin bulunması hâlinde yapılabileceği; henüz mesken olarak kullanılabilir bir durumda bulunmayan taşınmazın haczedilmezlik şikâyetine konu edilemeyeceği kabul edilmektedir. Buna karşın; borçlunun haczedilmezliğini ileri sürdüğü evde bizzat oturması gerekmemekte, kiraladığı ev hakkında da meskeniyet iddiasında bulunabilmektedir.
2.2. Meskeniyet İddiası Süresi Ve Yetkili Mercii ;
Meskeniyet iddiası, haciz işlemini gerçekleştiren icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır. Borçlu haczi öğrendiği tarihten itibaren kanunda belirtilen 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde icra hukuk mahkemesine şikayet yoluyla “Meskeniyet İddiası” başvurusu yapmak zorundadır. Aksi takdirde haciz devam edecek ve evin satışı gerçekleşebilecektir.
2.3. Meskeniyet İddiasının İncelenme Usulü ;
Evin haczedilmezliği iddiasının haklılığı bilirkişi ve keşif delilleriyle ispatlanarak karara bağlanır. Bilirkişi ilgili taşınmazın değer tespitini yaptıktan sonra emsallerle karşılaştırarak borçlunun haline uygun bir evi ne kadar paraya alabileceği belirlenir.
Borçlunun evi, emsallerin üstünde bir değerde ise ev satılır ve borçlunun haline uygun bir ev alabilecek tutardaki para borçluya verilerek kalan miktar alacaklının alacağından düşülür. Eğer ki; emsallerle eşdeğer ise borçlunun şikayeti kabul edilir, haciz kalkar.
3. İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/12-1138E. 2017/868K. Sayılı 26.04.2017 Tarihli Kararı;
“İİK’ nın 82. Maddesinin 1. Fıkrasının 12. Bendi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlere makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı kendisinin yukarda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2017/8-1865E. 2019/270K. Sayılı Kararı;
“..Bu durumda Mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra, haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...”
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’ nin 2013/10962 Esas, 2013/20145 Karar Sayılı 30.05.2013 Tarihli Kararı;
“İİK’nun 82/12.maddesine göre borçlunun haline münasip evi haczolunamaz. Maddede yer alan “ev” kavramından maksat, yerel geleneklere yani mahalli örf ve adete göre mesken (konut) olarak kullanılmaya elverişli yerlerdir. Bağımsız ev, apartman dairesi, kat mülkiyeti kanununa tabi bağımsız bir bölüm veya bir apartmandaki paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) payı veya el birliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) payı, İİK m. 82/12 kapsamında mesken sayılır. Borçlunun taşınmazda iştirak halinde malik olması meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel değildir. Bu durumda borçlunun hisse değeri belirlenerek meskenin haline uygun olup olmadığı tespit edilir.
Borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği mahcuzun (binanın) mutlaka tapuda kayıtlı olması zorunlu değildir. Tapuda arsa olarak kayıtlı olan taşınmaz üzerine yapılmış bulunan ev hakkında da meskeniyet iddiasında bulunulabilir. Zira önemli olan haczedilmezlik iddiasında bulunulan yerin mesken niteliğini haiz olmasıdır. Meskenin tapuda arsa olarak gözükmesi, meskeniyet iddiasının ileri sürülmesine engel teşkil etmez. Borçlunun haline münasip meskeninin haczedilmezliği bakımından, meskenin bina (muhtesat) olarak tapulu olması ya da olmamasının hiçbir önemi bulunmamaktadır. Haczedilmezlikte önemli olan, meskenin, bina (muhtesat) olarak tapulu ya da tapusuz oluşu değil, borçlunun haline münasip olup olmadığıdır.
Somut olayda, hacze konu borçluya ölen annesinden kalmış olan Mersin ili ...... ilçesi ..... Mahallesi ....ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında arsa olarak kayıtlı olduğu,..... ada ....parsel sayılı taşınmazın ise kargir ev ve arsa şeklinde kayıtlı olduğu borçlunun annesinden intikal edecek olan miras hissesine haciz konulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve kurallar doğrultusunda mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 2005/101 Esas, 2005/3404 Karar Sayılı 22.02.2005 Tarihli Kararı;
“İİK.nun 79. maddesi hükmü uyarınca haczolunacak mallar başka yerde ise asıl icra dairesi haciz işleminin yapılması için malların bulunduğu yerin icra dairesine talimat yazar. Bu halde hacizle ilgili şikayetler istinabe olunan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesince çözümlenir.
Somut olayda, borçlunun Marmaris’te olan taşınmazı Konya 8. İcra Müdürlüğü’nün talimatı üzerine Marmaris İcra Müdürlüğü’nün 2002/867 talimat sayılı dosyasında haczedilmiştir. O halde, borçlunun meskeniyet şikayetini Marmaris İcra Mahkemesi’ne yapması gerekeceğinden asıl takibin yapıldığı yerde bulunan, Konya İcra Mahkemesi’nce yetkisizlik kararı verilmesi ve dosyanın talep halinde yetkili Marmaris İcra Mahkemesi’ne gönderilmesine, şeklinde hüküm kurulması gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup kendiliğinden gözönüne alınmalıdır.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 1997/6014 Esas, 1997/6957 Karar Sayılı, 12.06.1997 Tarihli Kararı;
“Hacze konu taşınmaz kat mülkiyetine konu olmadığından 1 ve 2. katların bağımsız bölüm olarak satılamayacağı cihetle borçlunun ailesinin ihtiyacını karşılayacak bir meskeni kaça alınacağının saptanması ve mahcuz taşınmazın satılması halinde elde edilecek paradan ihtiyaca uygun mesken alınıp alınamayacağı saptanmalı, mahcuzun kıymeti fazla çıktığı takdirde borçlunun ihtiyacına yetecek meskeni satın alınabileceği miktarın borçluya bırakılmak üzere mahcuzun satılmasına aksi halde şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 1993/13437 Esas, 1993/17935 Karar Sayılı 16.11.1993 Tarihli Kararı;
“Borçluya ait taşınmazın kaydı üzerine 10.3.1993 tarihinde ihtiyati haciz konulmuştur. Borçlu şikayet dilekçesinde hacze kıymet takdir raporunu tebliğ ile muttali olduğunu bildirmiş alacaklı vekili ise cevap dilekçesinde borçlunun hacze 2 ay önce muttali olduğunu, savcılığa şikayette bulunduğunu beyanında evinin de haczedildiğini bildirdiğini şikayet süresinin geçtiğini ileri sürmüştür. Mercice bu iddia üzerinde durulmamıştır. Dosya içerisindeki icra dosyası fotokopileri arasında kıymet taktir raporunu tebliğine ilişkin belge veya borçlunun hacze muttali olduğunu gösterir bir belge ve bilgiye rastlanılmamıştır. İcra dosyası ve cevap dilekçesinde bahsi geçen Mersin Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırlık sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi ve şikayetin süresinde olup olmadığının saptanması gerekir. Şikayet süresinde ise taşınmaz tapuda ahşap ev ve bahçe olarak kayıtlıdır. Kıymet takdir raporunda ise betonarme tek katlı 3 oda bir mutfaktan müteşekkil mesken olduğu belirtilmiştir. Bu taşınmazın işyeri olarak kullanılması mesken niteliğine etkili değildir. Meskeniyet şikayeti için borçlunun taşınmazda ikamet etmek zorunluluğu da yoktur. Uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılarak taşınmazın kıymetinin saptanması borçlunun sosyal ve ailevi durumu gözönünde bulundurularak haline münasip meskeni ne miktar para ile edinebileceğinin belirlenmesi, taşınmazın takdir edilen kıymeti borçlunun haline münasip evi edinebileceği miktardan düşük olması halinde şikayetin kabulü, aksi halde taşınmazın satılarak satış bedelinden haline münasip evi edinebileceği paranın ayrılarak kendisine verilmesi, fazlasının alacaklıya ödenmesine karar verilmek gerekirken noksan inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 2013/17073 Esas, 2013/25191 Karar Sayılı, 04.07.2013 Tarihli Kararı;
“Borçlunun birden fazla taşınmazının bulunması meskeniyet şikayetine engel teşkil etmez ise de, bunlardan ancak biri yönünden meskeniyet şikayetinde bulunulabilir.
Somut olayda, borçlu adına kayıtlı K. ilçesi, D. k 385 Ada,1 parsel, A Blok Zemin 1, 1. kat 2, 2.Kat 3 nolu bağımsız bölümler ile 3713 parsel 13 nolu dubleks meskenin borçlunun haline münasip konutu olduğu ileri sürülerek hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği görülmüştür.
Meskeniyet sebebiyle haczedilemezlik şikayeti mevcut ve oturmaya uygun bir evin bulunması halinde yapılabilir. Henüz mesken olarak kullanılabilir durumda bulunmayan taşınmaz meskeniyete konu edilemez. Borçlu boş arsası hakkında ileride oraya ev inşa edeceği iddiasıyla meskeniyet iddiasında bulunamaz. Hatta borçlu bu arsa üzerine daha sonra ev yaptırmış olsa bile yine haczin kaldırılmasını isteyemez. 3713 parsel 13 nolu dubleks mesken zemin üzerinde mevcut olmadığından bahse konu taşınmaz yönünden meskeniyet şikayetinde bulunulması mümkün değildir.
Diğer taraftan, borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan hacdedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engeller. Zira, evini kendi iradesi ile ipotek eden borçlunun artık ona ihtiyacı olmadığı kabul edilmelidir. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar. 385 Ada,1 parsel A Blok Zemin 1, 1. kat 2, 2.Kat 3 nolu bağımsız bölümler tapu kaydında Z. B. A.Ş. lehine 24.05.2010 tarihli ipoteğin mevcut olduğu görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece, öncelikle borçluya tercih hakkı sorularak seçtiği taşınmaz açısından ipoteğin zorunlu ipoteklerden olup olmadığı, değilse ipoteğe konu borcun haciz tarihinden önce ödenip ödenmediği yöntemince araştırılıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2013/14359 E., 2014/8210 K. Sayılı 25.04.2014 tarihli kararı;
“...Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur.” (İİK’nun 97/a, birinci fıkra, üçüncü cümle) Bu yasal karine borçlu ile birlikte oturan kadın, erkek ve çocuk yararınadır. Karinenin aksini ispat yükü ise alacaklı tarafa düşmektedir.
Altın ziynet eşyaları kadına mahsus eşya niteliğinde olduğundan bunlar yönünden mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararınadır ve alacaklı taraf bu yasal karinenin aksini kanıtlamaya yönelik güçlü ve kesin delilleri sunamamıştır..."